İd'nin açılımı nedir ?

Melis

New member
[color=] İD’nin Anlamı ve Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıfla İlişkisi

Toplumsal yapılar ve sosyal normlar, hayatımızın her alanında, bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde etkili olur. Bu, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörlerle şekillenen bir süreçtir. İD terimi, psikolojik ve sosyolojik bir bakış açısıyla, toplumsal eşitsizlikleri ve normları analiz etmek için önemli bir kavram haline gelir. Ancak, İD’nin sadece bireysel bir kavram olarak ele alınması, bu terimi anlamanın yalnızca yüzeyine inmektir. Peki, İD’nin toplumsal yapılar, cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörlerle nasıl bir ilişkisi vardır? Bu yazıda, bu soruya derinlemesine bir bakış açısı sunacağım.

[color=] İD ve Toplumsal Yapılar: Birbiriyle İç İçe Geçmiş Eşitsizlikler

İD, Freudyen psikolojide, bireyin içsel dürtülerini ve bilinçaltı isteklerini temsil eden bir terim olarak tanımlanır. Ancak bu tanım, toplumsal faktörlerin birey üzerindeki etkisini göz ardı edebilir. Gerçek şu ki, toplumsal yapılar, İD’nin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Toplumsal normlar, bireylerin isteklerini ve arzularını biçimlendirirken, bu yapılar, toplumda var olan eşitsizlikleri ve önyargıları da pekiştirebilir. Bu, cinsiyetçilik, ırkçılık ve sınıf ayrımlarının etkisiyle daha da derinleşebilir.

Kadınların toplumsal yapılar içinde yaşadığı zorluklar, genellikle daha belirgin ve görünürdür. Erkekler ise sosyal yapılar içinde çözüm odaklı yaklaşımlar sergilemekle birlikte, bu çözüm arayışlarının bazen toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştiren sonuçlar doğurduğu gözlemlenmektedir. Örneğin, kadınların iş gücüne katılımı, erkeklerin iş gücündeki yeriyle karşılaştırıldığında, toplumsal cinsiyetin iş gücünde oluşturduğu yapısal eşitsizlikler hemen fark edilir. Kadınlar, erkeklerden daha düşük maaşlar almakta ve çoğu zaman aynı işlerde bile daha az değerli görülmektedir. İD, bu gibi durumlarda, kadınların içsel arzularını ve toplumsal beklentilere karşı duyduğu çatışmayı daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olabilir.

[color=] Irk, Sınıf ve İD: Sosyal Faktörlerin Birleşen Gücü

Irk ve sınıf gibi faktörler, İD’nin şekillenmesinde çok önemli bir yer tutar. Sosyal statü, bireylerin toplumsal rollerini nasıl içselleştirdikleri konusunda önemli bir belirleyicidir. Bir kişinin sosyal ve ekonomik durumu, onu çevreleyen toplumun gözünde değerini ve kimliğini biçimlendirir. Bu da İD’nin içsel çatışmalarını doğurabilir. Özellikle ırkçılık ve sınıf ayrımcılığı, bu çatışmaları daha da karmaşık hale getirebilir.

Afro-Amerikalı, Latin veya diğer etnik gruplardan gelen bireyler, genellikle toplumsal yapıların onları dışlaması ve aşağılaması nedeniyle kimlikleriyle ilgili büyük bir içsel mücadeleye sahiptir. Bu grupların üyeleri, toplumun hakim normlarına uymak için sürekli bir baskı hissederken, aynı zamanda kendi kültürel kimliklerini ve içsel arzularını korumaya çalışırlar. Bu durum, onların İD’lerini şekillendiren önemli bir unsurdur. Örneğin, Afro-Amerikalı bir kadının iş yerinde hem ırkçı hem de cinsiyetçi önyargılara maruz kalması, onun içsel çatışmalarını ve İD’sini daha da karmaşık hale getirebilir. Sınıf farkları da, özellikle alt sınıflarda yer alan bireyler için, toplumda değerli ve saygı duyulan bir kimlik oluşturmanın zorluklarıyla birleşir.

[color=] Kadınların Sosyal Yapıların Etkilerine Empatik Yaklaşımı

Kadınların toplumsal yapılarla kurdukları ilişki, genellikle empatik ve duygusal bir biçimde şekillenir. Toplumun dayattığı cinsiyet rollerinin bir sonucu olarak, kadınlar çoğu zaman hem kendi arzularıyla hem de toplumun beklentileriyle çatışan bir içsel yolculuğa çıkarlar. Kadınların toplumsal normlara karşı duydukları hassasiyet, toplumsal eşitsizliklerin farkında olmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu, aynı zamanda kadınların eşitlik arayışına yönelik bir motivasyon da oluşturur.

Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kadınların iş yerlerinde, aile hayatında ve sosyal alanda karşılaştıkları güçlüklerle kendini gösterir. Bu zorluklar, kadınların içsel dünyalarında önemli bir yansıma bulur ve İD’lerinin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynar. Kadınların toplumsal baskılara karşı verdikleri tepki, daha çok duygusal ve ilişkisel bir boyut taşır. Ancak bu boyutun ötesine geçmek, toplumsal yapıları sorgulamak ve değişim için harekete geçmek, kadınların toplumda daha eşit bir yer edinmeleri açısından kritik bir adımdır.

[color=] Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları

Erkekler ise toplumsal yapıların etkisine daha farklı bir biçimde yaklaşabilirler. Çoğunlukla çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyen erkekler, toplumsal eşitsizlikleri düzeltmek için somut adımlar atmak ister. Ancak bazen bu çözüm arayışları, toplumsal yapıları derinlemesine anlamadan yapılan müdahaleler olabilir. Erkeklerin toplumsal eşitsizliklere yaklaşımı, genellikle bireysel çözüm önerileriyle sınırlı kalabilir. Bu da, toplumsal değişimin daha derinlemesine bir biçimde gerçekleşmesini engelleyebilir.

Örneğin, erkeklerin kadın hakları konusunda savunuculuk yapmaları bazen "beyaz şövalye" etkisi yaratabilir. Bu, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımının bazı durumlarda kadınların gerçek ihtiyaçlarını ve taleplerini göz ardı etmesine neden olabilir. Bunun yerine, erkeklerin kendi İD’lerini de sorgulamalarını ve toplumsal eşitsizliklere karşı daha kapsayıcı ve anlayışlı bir tutum sergilemelerini sağlamak, daha etkili bir çözüm olacaktır.

[color=] Tartışma Soruları: Sizin İD’niz Nasıl Şekillendi?

- Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörler, sizin İD’nizi nasıl şekillendirdi?

- Kadınların ve erkeklerin toplumsal yapılarla kurduğu ilişkilerde en çok hangi farklılıkları gözlemlediniz?

- Toplumsal normlar, bireylerin içsel dünyasında nasıl bir çatışma yaratıyor ve bu çatışma nasıl aşılabilir?

Bu sorular, toplumun bize dayattığı kimliklere karşı nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğini anlamamızda yardımcı olabilir. Bu sorularla birlikte, sosyal yapılar, eşitsizlikler ve toplumsal normların nasıl şekillendirdiği konusunda daha derinlemesine düşünmeye başlayabiliriz.
 
Üst