3 Meşrutiyet Nedir ?

Shib

Global Mod
Global Mod
Üçüncü Meşrutiyet Nedir?

Giriş

Üçüncü Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihsel sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönem, 1908 yılında gerçekleşen II. Meşrutiyet'in ardından 1913'te yaşanan bir takım gelişmelerle şekillenen, özellikle anayasal bir yönetimin yeniden kurulması sürecinin başlangıcını ifade eder. Osmanlı'da meşrutiyet yönetim sistemi, halkın yönetimde daha fazla söz sahibi olmasına olanak tanıyan, ancak aynı zamanda devleti içine düştüğü zorluklardan kurtarma amacı güden bir harekettir. Üçüncü Meşrutiyet ise, bu hareketin devamı olarak, meşrutiyetin pekişmesi ve imparatorluğun son yıllarında yaşanan iktidar mücadeleleriyle bağlantılıdır.

Meşrutiyet Nedir?

Meşrutiyet, halkın yönetimde belirli bir söz sahibi olmasını sağlayan, anayasal bir hükümet sistemidir. Osmanlı'da meşrutiyet hareketi, Tanzimat dönemi ile birlikte başlamış ve özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru, modernleşme çabaları ile birlikte önemli bir yere sahip olmuştur. Meşrutiyet, aynı zamanda monarşinin sınırlanması ve padişahın yetkilerinin anayasa ile belirlenmesi anlamına gelir. İlk defa 1876'da kabul edilen Kanun-i Esasi ile Osmanlı İmparatorluğu'nda bir meşrutiyet dönemi başlatılmıştır. Ancak bu dönemdeki padişahın mutlak yetkileri, halkın istekleri doğrultusunda kısıtlanamamıştır.

Üçüncü Meşrutiyet'in Tarihsel Bağlamı

Üçüncü Meşrutiyet, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından önemli bir siyasi ve toplumsal dönüşüm sürecini işaret eder. II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Osmanlı'da anayasal bir yönetim yeniden hayata geçirilmiş, Meclis-i Mebusan açılmış ve halkın temsilcileri, yönetim sürecine katılmaya başlamıştır. Ancak II. Meşrutiyet, uzun süreli bir istikrara ulaşamamış, özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin etkisiyle siyasi ortamda gerginlikler ve iktidar mücadeleleri artmıştır.

1913 yılında ise Üçüncü Meşrutiyet'in koşulları olgunlaşmış, bu dönemde yaşanan siyasal çalkantılar ve yönetim krizleri, Osmanlı'nın son yıllarındaki siyasi yapıyı derinden etkilemiştir. Bu süreç, özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin etkisini artırdığı, askeri darbe niteliği taşıyan "Balkan Harbi" sonrası gelişen olaylarla şekillenmiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kontrolündeki hükümetin, 1913'teki Bab-ı Ali Baskını ile iktidarı tamamen ele geçirmesi, Üçüncü Meşrutiyet’in temellerini atmıştır.

Üçüncü Meşrutiyet'in Özellikleri

Üçüncü Meşrutiyet dönemi, Osmanlı'da anayasal yönetimin işleyişi açısından büyük bir dönüm noktasıdır. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimdeki etkisi, bu dönemin belirleyici özelliğidir. Osmanlı İmparatorluğu’nda meşrutiyetin getirdiği bazı haklar, halkın daha fazla söz sahibi olmasını sağlasa da bu haklar büyük ölçüde iktidar elitlerinin denetimi altında şekillenmiştir.

Üçüncü Meşrutiyet, ayrıca özgürlüklerin, özellikle de basın özgürlüğünün, büyük ölçüde kısıtlandığı bir dönem olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimi, zaman zaman muhaliflere karşı sert tutumlar sergilemiş ve sıkıyönetim uygulamaları devreye girmiştir. Bunun yanında, siyasi iktidar mücadelesi veren grupların baskıları ve özellikle genç subaylar tarafından gerçekleştirilen darbeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki karışıklıkları artırmıştır.

Üçüncü Meşrutiyet'in Sonuçları ve Etkileri

Üçüncü Meşrutiyet dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki en önemli siyasi dönüşümü yaratmıştır. Meşrutiyetin tam anlamıyla işlemesi için gerekli olan halkın tam katılımı ve demokratikleşme, Osmanlı’nın son yıllarında gerçekleşmemiştir. Ancak bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu hazırlamıştır.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimi altındaki Osmanlı İmparatorluğu, özellikle 1913 sonrası bir nevi tek parti yönetimine dönüşmüş, bu dönemde özgürlükler kısıtlanmış ve yönetim üzerindeki sivil denetim büyük ölçüde zayıflamıştır. Aynı zamanda, Osmanlı'nın iç ve dış politikaları, bu dönemde oldukça zorlu bir hal almıştır. Balkanlar'daki savaşlar ve I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nu ağır bir şekilde etkilemiş ve devletin varlığını tehdit etmeye başlamıştır.

Üçüncü Meşrutiyet ve Modern Türkiye'ye Etkileri

Üçüncü Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanan zorluklar ve iç çalkantılarla paralel olarak, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasına da zemin hazırlamıştır. Meşrutiyet'in özellikle anayasa ve halkın katılımı konusunda yaşanan tecrübeler, ilerleyen yıllarda Türk devrimlerinin ve Atatürk’ün reformlarının önünü açmıştır.

Üçüncü Meşrutiyet'in Sebep Olduğu Sorular

1. II. Meşrutiyet ile Üçüncü Meşrutiyet Arasındaki Farklar Nelerdir?

II. Meşrutiyet, halkın katılımına olanak tanımış olsa da yönetim, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin etkisi altına girmiştir. Üçüncü Meşrutiyet ise, II. Meşrutiyet’in devamı olarak, bu siyasi yapının pekişmesine ve tek parti yönetiminin belirginleşmesine yol açmıştır.

2. Üçüncü Meşrutiyet'in İttihat ve Terakki Cemiyeti Üzerindeki Etkileri Nelerdi?

İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1913'teki Bab-ı Ali Baskını ile yönetimi ele geçirerek, Üçüncü Meşrutiyet’in temelini atmış ve Osmanlı'da tek parti yönetiminin başlangıcını sağlamıştır. Cemiyetin gücünü artırması, özellikle devletin yönetim biçimini daha otoriter hale getirmiştir.

3. Üçüncü Meşrutiyet, Osmanlı'da Demokrasiye Giden Bir Adım Mıdır?

Osmanlı'da meşrutiyet hareketi, teorik olarak halkın egemenliğini savunsa da pratikte pek çok zorlukla karşılaşmıştır. Üçüncü Meşrutiyet, halkın demokrasiye tam anlamıyla katılmasını sağlamamış, aksine yönetim elitlerinin egemenliği pekişmiştir.

Sonuç

Üçüncü Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında önemli bir dönüşüm sürecinin parçası olarak, devletin geleceği üzerinde belirleyici bir rol oynamıştır. Bu dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu açmış ve meşrutiyetin, halkın yönetimdeki etkisinin sınırlarını netleştirmiştir. Hem siyasi hem de toplumsal açıdan Osmanlı’nın son yıllarındaki belirsizlikler ve iktidar mücadeleleri, Türkiye'nin geleceğini etkileyecek önemli bir ders sunmaktadır.
 
Üst