En Son Ölen Rusya Devlet Başkanı Kimdir ?

Bengu

New member
En Son Ölen Rusya Devlet Başkanı Kimdir?

Rusya, tarihin farklı dönemlerinde büyük siyasi değişimlere ve toplumsal dönüşümlere tanıklık etmiştir. Bu dönüşümlerin başında ise devlet başkanlarının rolü büyük olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve Rusya Federasyonu'nun kurulmasıyla birlikte, ülkenin başında birçok farklı isim yer almış, bu isimler ülkenin iç ve dış politikasında önemli izler bırakmıştır. Peki, en son ölen Rusya devlet başkanı kimdir ve bu ölümün Rusya siyaseti açısından ne gibi etkileri olmuştur? İşte bu sorunun yanıtı ve daha fazlası.

Son Rusya Devlet Başkanı: Boris Yeltsin

En son ölen Rusya Devlet Başkanı, 2007 yılında hayatını kaybeden Boris Yeltsin'dir. Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çöküşü sonrasında Rusya'nın ilk demokratik olarak seçilen devlet başkanı olarak tarihe geçmiştir. 1991 yılından 1999 yılına kadar görev yapmış olan Yeltsin, Rusya'nın piyasa ekonomisine geçiş sürecinde kritik bir rol oynamıştır. Ayrıca, Sovyetler Birliği’nin resmi olarak son bulmasında ve Rusya Federasyonu'nun bağımsız bir devlet olarak varlık göstermesinde başlıca aktörlerden biri olmuştur.

Yeltsin, 1991'deki Gürcistan krizinin ardından ülke içinde ve dünya genelinde dikkat çeken bir figür haline gelmiş, aynı zamanda Batılı ülkelerle yakın ilişkiler kurarak serbest piyasa ekonomisinin benimsenmesini sağlamıştır. Ancak Yeltsin’in iktidarı, içki bağımlılığı ve sağlık sorunları nedeniyle zorlu yıllara sahne olmuştur. 1999 yılında sağlık sorunlarının artması üzerine, Yeltsin ani bir şekilde görevinden istifa etmiş ve yerine Vladimir Putin’i geçici olarak başkan yapmıştır.

Yeltsin’in ölümünden sonra, Rusya'da siyasi anlamda birçok değişiklik yaşanmış ve özellikle Vladimir Putin'in iktidarı pekişmiştir. Yeltsin, tüm bu süreçte hem sevilen hem de eleştirilen bir lider olmuştur. Onun ölümünün ardından, Rusya’da birçok kişi Yeltsin’in dönemiyle Putin dönemi arasında büyük farklar bulunduğunu savunmuştur.

Yeltsin'in Ölümü ve Rusya Siyasetine Etkileri

Yeltsin’in ölümünden sonra Rusya’da yaşanan dönüşüm, büyük bir politik ve toplumsal değişim sürecini beraberinde getirmiştir. Yeltsin’in devlet başkanlığını bıraktığı dönemde yerine gelen Putin, Rusya'nın politikalarını ciddi şekilde değiştirmiş ve ülkede otoriter bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Yeltsin, batı yanlısı politikalar izlerken, Putin daha milliyetçi ve güçlü bir merkezi hükümet anlayışını savunmuştur.

Yeltsin’in ölümünün ardından, özellikle onun Batı ile kurduğu yakın ilişkiler ile Putin’in bağımsız ve bazen Batı karşıtı tavırları arasında belirgin bir fark ortaya çıkmıştır. Putin, Yeltsin’in politikalarının aksine, Rusya’nın dünya çapında daha güçlü ve bağımsız bir konumda olmasını sağlamaya yönelik adımlar atmıştır.

Rusya Devlet Başkanları: Yeltsin’den Putin’e Uzanan Süreç

Rusya'da devlet başkanlığı görevine gelen isimler, sadece ülkenin iç politikası açısından değil, aynı zamanda dünya siyaseti açısından da büyük önem taşımaktadır. Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından Rusya'nın uluslararası düzeydeki kimliğini belirleyen ilk başkan olmuştur. Yeltsin'den sonra göreve gelen Putin ise Rusya’yı yeniden küresel bir güç olma yolunda önemli adımlar atmıştır.

Yeltsin'in ölümünden sonra, Vladimir Putin'in iktidara gelmesiyle birlikte Rusya'da çok sayıda politik, ekonomik ve toplumsal değişiklik gerçekleşmiştir. 2000’lerin başında, Rusya'da büyük bir ekonomik büyüme yaşanmış, Putin’in liderliğinde ülkede güçlenen bir merkezi yönetim ve daha stabil bir ekonomi ortaya çıkmıştır. Ancak bu dönüşüm, Yeltsin’in izlediği liberal ekonomi politikalarının tamamen tersine, devletin ekonomiye daha fazla müdahil olduğu bir yapıyı da beraberinde getirmiştir.

Vladimir Putin ve Sonraki Rusya Devlet Başkanları Kimdir?

Vladimir Putin, Yeltsin’in ölümünün ardından Rusya'da çok güçlü bir lider olarak ortaya çıkmıştır. 2000 yılında göreve gelmiş olan Putin, Rusya’nın iç politikasında büyük değişiklikler yapmış, dış politika açısından ise ülkeyi daha bağımsız bir konuma taşımıştır. Yeltsin’in Batı ile kurduğu ilişkilerin aksine, Putin, Batı ile zaman zaman gerginlik yaşamış ve Rusya'nın ulusal çıkarlarını ön planda tutan bir dış politika izlemiştir.

Putin, aynı zamanda Rusya'da otoriter bir rejimin temellerini atmış ve birçok eleştirmenin "demokrasinin geriye gitmesi" olarak değerlendirdiği bir yönetim anlayışı benimsemiştir. Bununla birlikte, Putin, Rus halkı tarafından güçlü bir lider olarak kabul edilmekte ve büyük bir destek kazanmaktadır.

Yeltsin’in Ölümünden Sonraki Liderlerin Etkileri ve Politikaları

Boris Yeltsin’in ölümünün ardından Rusya’da pek çok önemli değişiklik yaşanmıştır. Yeltsin’in başkanlık görevini bıraktığı dönemde yerine gelen Putin, Yeltsin’in Batı yanlısı politikalarından ziyade, Rusya’nın ulusal çıkarlarını ön planda tutarak, ülkeyi küresel düzeyde daha bağımsız bir konuma taşımayı amaçlamıştır. Yeltsin’in ölümünün ardından, Rusya'da merkezileşmiş bir yönetim anlayışı artmış ve demokrasi ile insan hakları gibi konularda ciddi eleştiriler gelmiştir.

Putin'in ardında bıraktığı miras, yalnızca iç politika ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda Rusya'nın küresel etkisini de şekillendiren bir dizi gelişmeye yol açmıştır. Putin'in yönetim anlayışı, Rusya'nın büyük bir askeri güç olmasını sağlamış ve aynı zamanda bölgesel yönetimlerdeki otoriter eğilimlerin artmasına neden olmuştur.

Sonuç: Yeltsin’in Ardında Bıraktığı Politik Miras ve Putin Dönemi

Sonuç olarak, en son ölen Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Rusya'nın Sovyetler Birliği sonrası ilk başkanı olarak tarihe geçmiştir. Onun ölümünden sonra, Rusya’nın siyasi manzarası büyük ölçüde değişmiş ve Vladimir Putin, Yeltsin’in kurduğu temellerin üzerine farklı bir yönetim anlayışı inşa etmiştir. Putin’in iktidara gelmesi, Rusya’nın iç ve dış politikalarını önemli ölçüde şekillendirmiş, ülkenin uluslararası alandaki duruşunu da yeniden belirlemiştir. Yeltsin’in ölümünden sonra Rusya, çok daha güçlü bir merkezi hükümet yapısına sahip olmuş, eski Sovyet coğrafyasındaki birçok ülke ile ilişkileri yeniden yapılandırmıştır.
 
Üst