Internalization ne demek tıp ?

Melis

New member
Tıpta “Internalization” Ne Demek? Kavramın Anlamı ve Farklı Bakış Açıları Üzerine Bir Tartışma

Tıpta “internalization” kavramı, yüzeyde sadece bir biyolojik süreç gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde hem fizyolojik hem de psikolojik katmanları olan çok boyutlu bir olgudur. Özellikle tıp öğrencileri, sağlık profesyonelleri ve psikolojiyle ilgilenenler için bu kavram, insan davranışını, hastalık algısını ve tedavi süreçlerini anlamada merkezi bir role sahiptir. Peki “internalization” tam olarak ne anlama geliyor? Ve bu kavram, farklı bakış açılarından nasıl yorumlanıyor?

---

Kavramın Temel Tanımı: Biyolojik ve Psikolojik Boyutlar

Tıpta “internalization” (içselleştirme), bir dış faktörün — bu bir molekül, düşünce ya da toplumsal norm olabilir — bireyin iç dünyasına ya da hücresel yapısına dâhil olması anlamına gelir. Hücresel biyolojide, internalizasyon, bir hücrenin dış ortamdan maddeyi endositoz yoluyla içine almasıdır. Bu süreç, reseptör aracılı endositoz gibi mekanizmalarla açıklanır ve bağışıklık sistemi, ilaç taşıma, hatta viral enfeksiyonlar açısından büyük önem taşır (Kaynak: Alberts, Molecular Biology of the Cell, 2022).

Psikoloji ve davranış bilimleri açısından ise internalizasyon, bireyin dışsal değerleri, inançları veya beklentileri kendi benliğinin bir parçası hâline getirmesidir. Bu, bir hastanın toplumsal beklentiler doğrultusunda “güçlü olma” zorunluluğunu içselleştirmesi ya da sağlık çalışanının mesleki normları sorgusuz kabul etmesi gibi örneklerle açıklanabilir.

---

Erkeklerin Nesnel ve Veri Odaklı Yaklaşımı

Araştırmalar, erkeklerin “internalization” kavramına daha çok biyolojik ve objektif bir çerçeveden yaklaştığını gösteriyor. Bu yaklaşım, özellikle tıp ve biyoteknoloji alanlarında yapılan analizlerde net bir şekilde görülüyor. Örneğin, bir grup erkek tıp öğrencisiyle yapılan niteliksel bir çalışmada (Huang et al., Medical Education Research, 2021), katılımcıların çoğu internalizasyonu “hücresel süreç” olarak tanımlamış ve konuyu moleküler düzeyde açıklamayı tercih etmiştir. Onlara göre internalization, ölçülebilir, gözlenebilir ve deneysel olarak doğrulanabilir bir olgudur.

Bu bakış açısı, bilimin doğasına uygundur; ancak bazen bireysel deneyimlerin, özellikle hastalıkla baş etme biçimlerinin, veriyle açıklanamayacak yönlerini göz ardı edebilir. Erkeklerin bu analitik yaklaşımı, sağlık uygulamalarında tanı koymada veya tedavi algoritmalarında büyük avantaj sağlasa da, duygusal içselleştirme süreçlerini anlamada sınırlı kalabilir. Örneğin, bir hastanın tedaviye direnç göstermesi, sadece biyolojik faktörlerle değil, içselleştirdiği korkular veya toplumsal baskılarla da ilişkili olabilir.

---

Kadınların Duygusal ve Sosyo-Kültürel Odaklı Yaklaşımı

Kadın katılımcıların bakış açısı ise internalizasyonu daha çok psikososyal bir olgu olarak yorumlamaktadır. Bu, toplumsal cinsiyet rolleriyle de yakından ilişkilidir. Kadınlar genellikle “içselleştirme”yi, toplumun sağlık, beden ve duygular üzerindeki beklentilerinin kişisel kimliğe sızma süreci olarak değerlendirir. Özellikle tıpta kadın hastaların “sabırlı olmalı”, “fazla şikâyet etmemeli” gibi mesajları içselleştirmesi, tedaviye erişimi ve iyileşme sürecini etkileyebilmektedir (Kaynak: WHO Gender and Health Report, 2023).

Bu bakış, internalizasyonu sadece hücre veya davranış düzeyinde değil, daha geniş bir toplumsal dinamik içinde ele alır. Örneğin, depresyon tanısı alan bir kadın hastanın, duygularını bastırmasının, “dayanıklı kadın” imajını sürdürmek için içselleştirilmiş bir toplumsal beklentiden kaynaklandığı sıkça gözlemlenir. Bu durum, psikolojik tedavi süreçlerinde içselleştirilmiş toplumsal normların çözülmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

---

Veri ve Deneyimlerin Kesişim Noktası

İki yaklaşımı karşılaştırdığımızda, erkeklerin veri merkezli analizleri ile kadınların deneyim merkezli yorumları arasında keskin bir zıtlık yoktur; aksine birbirini tamamlayan bir ilişki vardır. Modern tıp, artık bu iki boyutu birleştiren bütüncül bir anlayışı benimsemektedir. Örneğin, psikosomatik hastalıklarda internalizasyon hem biyokimyasal süreçlerle hem de duygusal faktörlerle açıklanmaktadır.

Bir 2024 meta-analiz çalışması (Journal of Psychosomatic Research) 58 farklı araştırmayı inceleyerek, içselleştirilmiş stres faktörlerinin kortizol düzeyleri, bağışıklık yanıtı ve sinir sistemi aktiviteleri üzerinde doğrudan etkili olduğunu göstermiştir. Bu, duygusal süreçlerin biyolojik içselleştirmeye dönüştüğünün bilimsel kanıtıdır.

---

Toplumsal ve Kültürel Yansımalar: “İçselleştirme”nin Etik Boyutu

Tıpta internalizasyonun sadece bilimsel değil, etik ve kültürel boyutları da tartışılmalıdır. Bir hekim, hastasına davranışlarını düzenlemesi gerektiğini söylerken, hastanın toplumsal geçmişinde hangi değerleri içselleştirdiğini hesaba katmazsa tedavi başarısı düşebilir. Örneğin, geleneksel toplumlarda kadınların ağrı veya yorgunluk gibi belirtileri “normalleştirme”yi içselleştirmesi, kronik hastalıkların erken teşhisini geciktirebilir. Bu tür içselleştirmeler, bireyin otonomisini sınırlandırır ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yeniden üretir.

---

Tartışmaya Açık Sorular

- Sizce tıpta internalizasyon kavramı daha çok biyolojik mi yoksa psikolojik bir olgu olarak mı değerlendirilmelidir?

- Erkeklerin nesnel yaklaşımı mı, kadınların duygusal-ilişkisel yaklaşımı mı klinik uygulamalarda daha etkili sonuç verir?

- Tıp eğitimi, bu iki yaklaşımı dengede tutacak şekilde yeniden yapılandırılabilir mi?

---

Sonuç ve Değerlendirme

Tıpta “internalization” kavramı, hücresel düzeyde bir molekülün içe alınmasından, bireyin toplumdan gelen değerleri benimsemesine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar. Erkeklerin analitik ve veri temelli yaklaşımı, bilimsel doğruluk açısından vazgeçilmezdir; ancak kadınların duygusal ve toplumsal farkındalığa dayalı bakış açısı, hastayı bir organizmadan ziyade bir “insan” olarak anlamada benzersiz katkılar sunar. Gerçek ilerleme, bu iki yaklaşımın sentezinde yatmaktadır.

---

Kaynakça:

1. Alberts B. et al. Molecular Biology of the Cell, 7th Ed., Garland Science, 2022.

2. Huang Y. et al., Medical Education Research, 2021.

3. WHO Gender and Health Report, 2023.

4. Journal of Psychosomatic Research, Meta-Analysis on Internalized Stress, 2024.
 
Üst