Zaher Ne Anlama Gelir ?

Bengu

New member
Zaher Ne Anlama Gelir? – Bir Kalbin İçinde Saklı Gerçekler

Selam dostlar,

Bugün sizlerle öyle bir hikâye paylaşmak istiyorum ki, belki de hepimizin içinde bir yerlerde yankı bulacak. Hani bazen bir kelimeyle sarsılırsın, anlamını bilmeden bile hissedersin ya... “Zaher” de öyle bir kelimeydi benim için. Tesadüfen duydum, sonra kalbimin en derin yerine kazındı. Arapça kökenli bu kelimenin anlamı “zehir” demekti. Ama hikâyemde “zaherin” tadı biraz daha farklıydı; bazen aşkın, bazen gururun, bazen de sessizliğin zehriydi bu…

---

Bir Karşılaşmanın Sessizliği

O gün yağmur hafifçe yağıyordu. Şehrin kalabalığında birbirine karışan seslerin arasında, Elif’in gözleri uzaklara dalmıştı. Elif, duygusal zekâsı yüksek, insanları dinlemeyi bilen, kalbiyle düşünen bir kadındı. O gün, yağmurun altında, bir kitapçıda tanıştı Emre’yle. Emre, planlı, mantıklı, stratejik düşünen, duygularını belli etmeyen bir adamdı. Onu ilk gördüğünde Elif’in kalbi hızla atmış, ama Emre sadece başını hafifçe eğerek selam vermişti.

Zamanla konuşmaya başladılar. Her şey çok sıradan görünüyordu ama aralarında görünmez bir bağ oluşmuştu. Elif her şeyin duygusunu hissediyor, Emre ise her adımın mantığını tartıyordu. Onlar farklıydı; biri kalple konuşuyor, diğeri akılla susuyordu.

---

Empatinin ve Stratejinin Çatışması

Bir gün Elif, duygularını itiraf etti. “Sende bir şey var,” dedi. “İsmini bilmediğim, ama kalbime ağır gelen bir şey…”

Emre ise sessiz kaldı.

O sessizlikte, Elif binlerce kelime duydu.

“Ben,” dedi sonunda Emre, “her şeyi kontrol etmek isterim. Çünkü duygular plansızdır, kalp hataya meyillidir.”

Elif gözlerini kapattı. “O zaman sen hiç sevmedin,” dedi fısıltıyla. “Çünkü sevgi planla değil, teslimiyetle olur.”

İşte orada başladı “zaherin” etkisi.

Birinin kalbi doluydu, diğerinin aklı dolu. Ama ikisi de birbirine dokunamadı.

Emre, kendi stratejilerinde boğuldukça Elif’in duygularını zehirledi. Elif ise her affedişinde biraz daha içten zehirlendi.

---

Zaher: Aşkın Görünmeyen Zehri

Bir gün Emre bir şey fark etti.

Elif artık konuşmuyordu.

O ne kadar çözüm üretirse üretsin, Elif’in kalbi artık ulaşılmaz bir yerdi.

Bir zamanlar o kalp, bir tebessümle ısınırken şimdi suskun bir gölgeye dönmüştü.

Emre o zaman anladı “zaher”in anlamını.

Zaher, sadece dışarıdan verilen bir zehir değilmiş.

Bazen suskunluğun içinden sızan, sevginin içine karışan bir zehirmiş.

Ve o zehir, aklın duyguyu öldürdüğü anda yayılıyormuş.

---

Bir Kalbin İtirafı

Aylar sonra Emre, Elif’in bıraktığı bir defteri buldu.

Sayfaların arasında şu satırlar yazılıydı:

> “Seninle tanıştığımda hayatımın anlamını bulduğumu sanmıştım.

> Ama meğer, anlam bulmak değil, hissetmekmiş mesele.

> Sen beni aklınla sevmedin, ben seni kalbimle korudum.

> Sonunda ikimiz de yorulduk.

> Zaher buydu işte:

> Birinin duygusunu, diğerinin planı zehirledi.”

Emre sayfaları çevirdikçe gözleri doldu.

İlk kez içinden bir ses, stratejik değil, insanca konuştu:

“Ben de sevdim… ama aklımla. Oysa kalp sessizlikle değil, sesle yaşar.”

---

Forumdaşlara Bir Söz

Dostlar, “Zaher” kelimesi belki size de bir şey hatırlatır.

Bir ilişkiyi bitiren sessizlikleri, söylenemeyen cümleleri, ya da fazla düşünen akılları…

Belki siz de birine fazla empati yaptınız, o da size fazla strateji.

Ve sonunda “zaher” hep ikinizin arasında dolaşan bir gölgeye dönüştü.

Elif ve Emre’nin hikâyesi sadece bir aşk hikâyesi değil; kadınla erkeğin dünyayı algılama biçimlerinin çarpışmasıydı.

Kadınlar duyguların detayında kaybolurken, erkekler çözüm ararken yolun ruhunu kaybediyor bazen.

Ama ikisi bir arada olabildiğinde, yani kalp akla dokunabildiğinde… işte o zaman “zaher” panzehirine dönüşüyor: anlayışa.

---

Son Söz: Zehir mi, Şifa mı?

Belki de “zaher” dediğimiz şey, hayatın bizi olgunlaştırma biçimidir.

Bir kelimenin, bir bakışın, bir vedanın içinde gizlidir.

Zaman geçer, duygular değişir ama içimizde bir tat kalır — acı, ama öğretici.

Elif sonunda kendi yoluna devam etti; kalbi kırık ama bilge.

Emre ise hâlâ o defteri saklıyor.

Kendine her sabah aynı soruyu soruyor:

“Zaher mi verdim, yoksa o bana şifa mı bıraktı?”

---

Sevgili forumdaşlar, siz hiç kendi “zaher”inizi yaşadınız mı?

Bir kelimeyle, bir bakışla, bir sessizlikle içinizde yavaşça yayılan o duyguyu…

Belki de paylaşmak, hepimizin panzehiri olur.

Yazın, anlatın. Belki birimizin zehri, diğerinin şifası olur.
 
Üst