Atatürk'Ün Ekonomide Kullandığı Ilke Nedir ?

Emre

New member
Atatürk’ün Ekonomide Kullandığı İlke: Milliyetçilik ve Devletçilik

Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında, sosyal ve kültürel yapısının temellerini oluşturacak pek çok ilke belirlemiştir. Bu ilkeler, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinden sonra ekonomik olarak yeniden yapılanmasını sağlayan ve ülkenin kalkınmasını hızlandıran temelleri atmıştır. Atatürk’ün ekonomi anlayışı, onun milliyetçilik ve devletçilik ilkeleri etrafında şekillenmiştir. Bu makalede, Atatürk’ün ekonomide kullandığı ilkenin ne olduğunu, bu ilkelerin Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik yapısına nasıl katkı sağladığını detaylı bir şekilde ele alacağız.

Atatürk'ün Ekonomideki Temel İlkesi: Milliyetçilik

Atatürk, ekonomide de milliyetçi bir yaklaşım sergileyerek, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini ekonomik bağımsızlıkla tamamlamak istemiştir. Milliyetçilik ilkesinin ekonomik yansımaları, yerli üretimin teşvik edilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ve ulusal kaynakların verimli bir şekilde kullanılması üzerine yoğunlaşmıştır. Atatürk, Türk ekonomisinin güçlü bir şekilde kalkınabilmesi için ülke sınırları içinde yapılacak üretimin ön planda tutulması gerektiğini vurgulamıştır.

Atatürk’ün ekonomideki milliyetçi yaklaşımının bir örneği, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’dır. Bu banka, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını simgeleyen önemli bir adım olmuştur. Ayrıca, Atatürk’ün ekonomiye dair en önemli adımlarından biri, yerli sanayiyi desteklemek için sanayi yatırımlarının arttırılması olmuştur. Bu bağlamda, yerli üretimi teşvik eden politikalar benimsenmiş ve dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmiştir.

Devletçilik İlkesi ve Atatürk’ün Ekonomi Politikaları

Atatürk’ün ekonomide kullandığı en önemli ilkelerden biri de devletçilik[/B’dir. Bu ilke, devletin ekonomik hayatta aktif bir rol üstlenmesi gerektiği anlayışını temel alır. Atatürk, serbest piyasa ekonomisinin sınırsız şekilde işleyişine izin vermek yerine, devletin ekonomiye müdahale etmesini savunmuş ve bunun ülkenin kalkınması için gerekli olduğunu belirtmiştir.

Atatürk’ün devletçilik anlayışının en somut örneklerinden biri, Devlet Sanayi ve Maadin Bankası ve Türkiye İş Bankası gibi devlet destekli finansal kurumların kurulmasıdır. Devletin ekonomik yaşamda güçlü bir aktör olarak yer alması, ekonomik kalkınmanın önündeki engelleri kaldırmak için gerekli görülmüştür.

Bunun yanı sıra, 1927 yılında kabul edilen Sanayi Planı, Atatürk’ün devletçilik ilkesinin somut bir yansımasıdır. Bu plan, yerli sanayinin kalkınmasını teşvik etmek, iş gücünün verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve dışa bağımlılığı azaltmak için önemli bir adımdı.

Atatürk’ün Ekonomik Bağımsızlık Vurgusu

Atatürk, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını kazanmasının, tam anlamıyla siyasi bağımsızlığın sağlanması kadar önemli olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Milliyetçi bir ekonomi anlayışının temelini oluşturan bu bağımsızlık, yalnızca siyasi egemenlik ile değil, aynı zamanda ekonomik alanda da dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması ile mümkündür.

Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında dışa bağımlılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan Atatürk, bu çerçevede tarım ve sanayi üretiminin güçlendirilmesine yönelik politikalar izledi. Özellikle, yerli üretimi teşvik eden teşvikler ve sanayileşme politikaları, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azalttı. Atatürk’ün kurduğu birçok devlet kurumu, bu stratejinin bir parçasıydı ve Türkiye'nin kendi kendine yeterli bir ekonomi haline gelmesinin yolunu açtı.

Ekonomik Kalkınmada Planlı Dönem

Atatürk, planlı kalkınma anlayışını benimsemiş ve bunun için bir dizi strateji geliştirmiştir. 1930’larda Türkiye’nin kalkınması için bir dizi uzun vadeli ekonomik plan geliştirilmiş, bu planların başında 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin etkilerine karşı bir çözüm arayışı gelmiştir. Atatürk, dışa bağımlı ekonomiyi yerli üretimle dengelemeyi ve buna paralel olarak sanayi yatırımlarını hızlandırmayı hedeflemiştir. Bu dönemde, devlet tarafından yapılan yatırım ve sanayi kuruluşları, halkın refah düzeyinin artırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Özellikle, demir yolu, enerji, inşaat ve sanayi sektörlerinde devletin öncülüğünde büyük yatırımlar yapılmıştır.

Bu dönemin bir başka önemli başarısı ise, Türkiye Ekonomi Kongresi’dir. 1923'te toplanan bu kongrede, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi için gerekli adımlar tartışılmış ve alınan kararlar doğrultusunda ekonomik kalkınma politikaları belirlenmiştir.

Atatürk’ün Ekonomik Düşüncelerinin Günümüzdeki Yeri

Atatürk’ün ekonomideki ilkeleri günümüzde hala geçerliliğini koruyan temel ilkeler arasında yer almaktadır. Özellikle yerli üretim, devletin ekonomiye müdahale etmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi hedefler, günümüz Türkiye’sinde de tartışılan ve izlenen politikaların temellerini oluşturmuştur. Atatürk’ün ekonomiye dair düşünceleri, sadece o döneme ait değil, her dönemdeki kalkınma süreçlerine ışık tutacak nitelikte bir miras bırakmıştır.

Sonuç

Atatürk’ün ekonomide kullandığı ilke, esasen bir bütünsel yaklaşımı temsil etmektedir. Milliyetçilik ve devletçilik ilkelerinin birleşimi, Türkiye’nin ekonomik kalkınma sürecini şekillendiren en temel unsurlardır. Atatürk, ekonomideki en büyük amacının, halkın refah seviyesini artırmak ve Türkiye’yi güçlü bir ekonomik yapıya kavuşturmak olduğunu her fırsatta vurgulamıştır. Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, devletçi bir ekonomi anlayışını benimseyen ve yerli üretimi teşvik eden ekonomik politikalara dönüşmüş, Türkiye’nin kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır.
 
Üst